TEMBELLİĞİN DAYANILMAZ YARATICILIĞI

2018’de “para, parra, parrra” sayımızda yer verdiğimiz “Her şeye rağmen hayatta kalanların bir deli portresi” çekimi ve manifestosu,  günümüzde kreatif sektörde barınma ve direnme mücadelesi hakkında hissedilenleri, hissettiklerimizi aktarmamız için bir araç olmuştu. O günden bu yana gündemden düşmeyen pandemi ve geçim krizinin etkileriyle beraber kendimizi daha bile deli hissettirecek koşullar içinde üretmeye devam ediyoruz ve bazı sektör pratiklerinin sürdürülebilir olmadığının hiç olmadığı kadar farkına varıyoruz. Pandemi dönemi, birçok kreatif bireyin tükenmiş hissetmesiyle beraber, sektörün ezber bozacak yeniliklere doğru yol alması gerektiği gerçeğiyle yüzleşmemizi sağladı. Geleneksel üretim yöntemlerinin yetersiz kaldığını savunan ve daha iyi bir sektör yaratmak için neler yapmamız gerektiğini analiz eden tonlarca yıl sonu raporu arasından bu sene en çok dikkatimizi çeken It’s Nice That’in “Tembellik Rapor”u oldu.

 

Yaratıcı birey değerinin yapılan üretimin sıklığı ve miktarıyla değerlendirildiği, pandemi sonrası çalışma saatlerinin sınırının bulanıklaştığı bu günlerde üretkenliğe karşı gelişen takıntının sektörün özüne aykırı olduğunu savunan bu rapor, “tembellik” hakkının benimsenmesiyle yaratıcılığa karşı olumsuz etkilerinin çözüleceği fikrini öne sürüyor. It’s Nice That’in sektör çalışanlarıyla yaptığı anket ve başka raporlardan aldığı istatistiklerle desteklenen bu savunmayı #komünitecalling için bir çeviri derlemesinde topladık. Okurken müziğimizi açıyoruz, belki de bir mum yakıp keyfimize bakıyoruz. Hep de deli hissetmek zorunda değiliz ne de olsa. 

 

The Lazy Report 

“Size yaratıcı bir bireyde bulunan ideal özellikleri sorsak, tembellik bu liste içinde nadiren olumlu bir nitelik olarak bulunurdu. Fakat kreatif değer ve buna bağlı olarak kişisel değer, gereğinden fazla uzun bir süredir üretkenliğe bağlanıyor. İnsanlar haksız bir şekilde üretimlerinin sıklığı ve miktarına bağlı olarak değerlendiriliyorlar fakat yaratıcı fikir sahibi olmak aslında sakin kafayla düşünebilmeye bağlı. Taze bir bakışla fikirlerinizi değerlendirmek  için ihtiyacınız olan üzerine düşünmek, yeni bir sekme açıp bakınmak, fikir kafanızda harmanlanırken yürüyüşe çıkmak ya da yatmak…

2023’te bize zarar verebilecek bir suçluluk duygusuna kapılmaktansa yaratıcılığımızı beslemek için küçük dozlarda tembellik yapmayı seçiyoruz. It’s Nice That’in yeni “Insight” rapor serisinin ilki “The Lazy Report” bu konuyu çok güzel irdeliyor. 

Dinlenme ve tazelenmeyi savunan görüşler geçtiğimiz sene uzun uzadıya tartışıldı. Küresel olaylar işimize olan bakış açımızı göz ardı edilemeyecek derecede değiştirdi ve bu Büyük İstifa ve Sessiz İstifa gibi işyeri akımlarına sebep verdi. Tembellik sanatı ofis dışında kişisel hayatımızın bir parçası oldu; popülerleşen ve “genellikle toplumsal norm ve beklentileri reddeden bir tavırda utanmadan keyfine düşkün, tembel, dağınık ve aç gözlü” anlamına gelen  “Goblin Mode” bile 2022 yılında Oxford Dictionary’de gittikçe daha da tembelleşen bir toplum tarafından yılın terimi seçildi 

Bu “Tembel Hareket”, bireylerin dokuzdan beşe çalışma geleneğine karşı olan tavırlarının nedenini araştıran raporumuzun temelini oluşturuyor. Birtakım sektör kaynak araştırmaları ve takipçi kitlemizin anketimize verdiği cevapları derlediğimiz bu rapor, işe karşı “tembel” bir yaklaşım gelişiyor olmasının nedenlerini açıklıyor.” 

 

Ideas Report 

WeTransfer’in bu sene yayınladığı Fikirler Raporu’ndaysa gazeteci ve tasarım eleştirmeni Anne Quito, kreatif sektörün günümüzdeki durumunu tanımlamak için 16. Yüzyılda İtalyan bir kontun bulduğu terimi kullanıyor: sprezzatura. Emek ve çabanın perdelenmesi anlamına gelen bu terimin anlamını yüzeyde zarif bir şekilde süzülen bir kuğunun aslında su altında delice ayaklarını çırpması gibi düşünebiliriz. Rapor, kreatif sektörle kurulan romantik bağ ve hayalimizdeki kreatif mesleğin gerçek dışı olmasını, sektörde “sevdiğin işi yapmanın” eninde sonunda “mutluluk ve başarı getireceği” efsanesini kırarak ele alıyor. Tembellik Raporu’nun da belirttiği gibi “insanlar bu sektöre bir bakıma bağ kurma amacıyla giriyor. Grafik tasarımcı, illüstratör, web tasarımcısı ya da proje yöneticisi olmaları fark etmiyor, insanlar başkalarıyla iletişime geçme aracı olarak yaratıcılıkla kurdukları bağı kullanıyorlar. Bu bağı kurmayı sağlayacak sektörün seni desteklemek yerine tükenmişliğe itiyor olması gerçeğiyle yüzleşmek ise oldukça zor olabiliyor.” 

 

Sektör eleştirileri etkili değişimleri savunma yönünde ilerlerken yaşamayı ve üretmeyi severek benimseyen bir yayın olarak bu konunun derinliklerine inmeyi öncelik olarak görüyoruz. Önümüzdeki aylarda Türkiye’deki kreatif sektör tecrübelerini duymak istiyor, çalışma koşulları hakkında dürüst ve samimi tartışmalara yer açmayı amaçlıyoruz.

#komünitecalling Sayısını Okumaya Devam Et