GÖZDE MİMİKO’NUN NİYET DALGALARI
Yazı: Heja Bozyel
Fotoğraf: Can GörkemBugün içinizden geçirdiğiniz niyetler yarının dünyasını nasıl etkiliyor? Peki ya biz şu anda bizden asırlarca önce yaşamış insanların niyetleri ile şekillenmiş bir dünyada yaşıyorsak? Çünkü niyetin amacı iyi olsa da sonuçları her zaman iyi olmayabiliyor.
Umut dalgaları… İsyan dalgaları… Acı dalgaları… Kabullenme dalgaları…
Duygudan duyguya savrulduğumuz son günlerde imdadımıza yine sanat koşuyor. Neyse ki şehirde şu ara ruhumuzu yatıştıracak, anlaşıldığımızı hissettirecek bolca sergi var. Gözde Mimiko’nun 10 metrelik eserine bakarken bunları düşünüyorum. Günlerce kapanıp bu dalgaları çizmenin meditatif etkisine özeniyorum ve belki de iyileşmede “dalga akımı” başlatmak gerekli gibi gereksiz yerlere gidiyor aklım. Evet, gerçekten etkilendiğim bir esere bakarken bile orada olmakta zorlanıyorum ama bu hallerde yalnız değilim, değil mi?
Pilot Galeri’nin gizemli kapısından içeri girip alt kata geçmeden önce Gözde’nin sergi boyunca birbirine bağlanacak ilk kırmızı dalgaları karşınıza çıkıyor: Sörf ustalarının özellikle kayalık, mercanlı yerlerde sörf yaptığını, bu bölgelerde dalgaların daha sabit bir oranda olduğunu ama ufak bir hata yapıp board’dan düştüklerinde sivri mercan kayalıklarının acımasızca kestiğini, yüzleri çizdiğini biliyor muydunuz? Sörf yapmayan biriyseniz ilk kez öğrenmiş olabilirsiniz bunu. Gözde de henüz bir profesyonel olmasa da bir sörfçü ve dalgaları pasif bir şekilde izlemektense onlarla birlikte hareket ederek doğanın gücünü bedenine, ruhuna taşıyor “Niyet Dalgaları” isimli sergi de bu sayede şekillenerek okyanustan Chat GPT’ye varan dünyalarda “dalgaları” sorguluyor.
Alt kata indiğinizde ilk vurucu işle karşılaşıyorsunuz: Kıpkırmızı bir duvara yaslanmış, epoksi bir sörf tahtası. Bu, sıradan bir tahta değil. İçi ezilmiş pet su şişeleri ile dolu. Bu şişeler, pet şişe ve tek kullanımlık plastik atık kullanımını “azaltmış” bir ofisten, bir ayda çıkan çöpler. Arada, serginin sonunda hikayesini izleyeceğiniz kırmızı ip parçaları var.
Aklıma Atlantik Okyanusu’nu yüzerek geçen ilk insan, profesyonel yüzücü Ben Lecomte ile sohbetim ve yaptığı The Swim belgeseli geliyor. Mikro plastikler yüzünden yoğunlaşmış okyanus yüzeyini, 73 gün içinde gece uyumak dışında sadece yüzerek geçtiği Atlantik Okyanusu’nda gördüğü çöpleri anlatışını hatırlıyorum. Bir de tabii artık hepimizin vücudunda mikro plastikler olduğu gerçeğini.
Shamanka, 2022
Ana sergi alanına geçerken duvar boyunca Gözde’nin Chat GPT ile dalgalar hakkında yaptığı sohbetlerin çıktıları, bu sergiye hazırlık süresince yaptığı araştırmalarda dikkatini çeken videoların kare kodları ve el yazısı ile notları var:
“Waves of separation”
“Waves of resentment”
“Bodies that kept coming with the waves”
Bir dalganın muhteşemliğinden, ölçülemezliğinden başlayıp kimse yardım etmediği için batan bir mülteci gemisinden kalan cansız bedenleri kıyıya taşıyan dalgalara varan kırmızı notlar bunlar. Kalbinize bir düğüm atıldıysa devamında biraz sakinleşmek için Gözde’nin farklı ülkelerde çektiği fotoğraflar iyi gelecektir. Özellikle Baykal Gölü’ndeki bir manastırın fotoğrafı ile İsviçre Alpleri…
Eğer Gözde’nin daha evvelki işlerine hakimseniz videoyu, kelimeleri ve kendi bedenini sanatında ne kadar iyi kullandığını biliyorsunuzdur. Toplumsal kadın-erkek eşitliğini işlediği ilk dönem işlerinden bugüne değişmeyen en önemli unsur farklı hikayeleri, farklı görülen durumları ve kavramları birbirine bağlama şekli. Burada da durum değişmiyor.
Earth Fight
Suyun varlığı ve yokluğu, suyun “karşıtı” ateşin yaktıkları, acı ve öfke dalgaları, toprak anaya bir kadın olarak şiddet uygulamak ve bunu Marmaris yangınından hemen sonra, henüz dumanı tüten topraklarda yapmak… Gözde’nin daha önce Contemporary İstanbul’da gördüğümüz, “Earth Fight” adlı iki eseri bu sergiyle başta bağdaşmıyor gibi dursa da aslında tam da olması gereken yerde bulunuyor. Bu videonun çekildiği çukur, Gözde’nin anlattığı kadarıyla, şimdi toprak kayması nedeniyle neredeyse düzleşmiş. Toprak dalgaları… Felaket dalgaları…
“Dalgasız bir okyanus nasıl olurdu” diye soran ve dünyanın sonunu bir dalganın sizi alaşağı etmesi ile özdeşleştiren serginin en çarpıcı anlarından biri “Niyet Dalgaları” videosunun karşısına geçtiğiniz an. Sanatçının anneannesinin hikayesi aslında bu video: “Anneannem aileden birinin ne zaman bir sıkıntısı olsa bir ip alıp deniz kenarına gider ve bu sıkıntının giderilmesi için niyet ederek ipliği yavaş yavaş açıp suya bırakırdı” diye anlatıyor. “Sonra bu kişiler gelip anneanneme teşekkür ederdi, sıkıntıları çözülürdü. Ben de bunu hatırlayınca geçmişteki insanların niyetlerinin bugünü nasıl şekillendirdiğini, bizim bugün ettiğimiz niyetlerin yarını nasıl şekillendireceğini düşünmeye başladım…”
Ben de bu yazıyı tüm niyetlerimizin hepimizin iyiliğine dönüşmesine niyet ederek tamamlıyorum. İyi ki sanat var.
Gözde Mimiko’nun Niyet Dalgaları adlı sergisi 9 Haziran’a kadar Pilot Galeri’de ziyaret edilebilir.