İŞTAH KABARTIR: MÜJVER

Röportaj: Mina Aslan

Fotoğraf: Can Görkem

Hızlı bir çıkış yapıp ‘Seversin’le hepimizi heyecanlandıran, calling Pop-up x Dane performanslarıyla Gökova’yı ayaklandıran Müjver’e bu lezzetin sırrını sorduk. Taze bir soundla karşımıza çıkan Kerem, Emir, Zeynep ve Taycan bizimle önümüzdeki müzikal projelerine dair tüyolar paylaştı ve hemen ardından Gökova’da çokça anı biriktirdiğimiz karavanımızın önünde bu güzel pozu verdi.

 

Selam Müjver ailesi, 2021’de çıkan Cümlemize adlı albümünüzden sonra  sesiniz epey çabuk yayıldı, sevildi. Nasıl tanıştınız, bu müzikal birliktelik nasıl oluştu ve bu Müjver’i bir arada tutan gizli tarif nedir?

Kerem: Aslında enteresan bir hikayesi var, bir gece Taycan’larda takılırken ben onun çaldığı setin üzerine klavye çalıyordum, kaydetmiş beni ve bunun üzerinden çıkan üründen bir parça yaptı. Sonra beni Emir ve Zeynep ile tanıştırmak istediğini ve kafasında yeni bir grup projesi olduğundan bahsettiğinde çok heyecanlandım ve hemen sıcak baktım. Stüdyoya girdikten sonra çok hızlı bir şekilde güzel bir kimya tutturduk. Benim gözümden herkesin empati ve iletişim kurma becerisinin yüksek olması birbirimize karşı toleransımızı arttıran etkenlerden bir tanesi. Tabi sonucunda ortaya çıkan ürün de tatmin edici olunca tatından yenmiyor o zaman.

Zeynep: Müjver’i bir arada tutan gizli tarif kesinlikle hepimizin bambaşka kişiliklere sahip olup hem aynı müzik sevgisine sahip olmamız, bazen bunlar farklı genrelar olsa da, hem de birbirimizi insan olarak çok sevip saymamız. Enerjiler bir sinerji oluşturdu, bizimkisi de iyi bir mücver kıvamında…

 

Şarkılarınızı Gökova’nın ambiyansında seslendirmek nasıl bir deneyimdi? Seyirci sizi çok sevdi.

Taycan: Çok özel bir deneyimdi gerçekten. Birkaç açık hava yerlerde performans verdik ama Gökova’nın doğasında, esen ağaçların ve dolunayın altında güzel ruhların bizimle birlikte şarkı sözlerini söylemesi unutamayacağım anlardan biri.

Emir: Gerçekten çok farklı ve güzel bir hava vardı. Birçok samimi ve içten arkadaşlıklar kurduk. Etkinliğimize gelenlerin de bizim kadar eğlenip güzel bir zaman geçirmesi bizim için ayrı bir mutluluk kaynağı. Böyle deneyimler uzun ve bazen zorlu geçen stüdyo gecelerine gerçekten de ne kadar değdiğini gösteriyor.

Zeynep: Gökova ne kadar şanslı olduğumuzu tekrar hatırlatan yer oldu. Hem doğası, hem orada oluşan güzel komünitenin enerjisi ile çok keyifli bir uyanış oldu.

 

 

 

“Cümlemize” ile parmaklarımızı yedik. Fırında yeni bir proje var mı peki?

Emir:Evet, üzerinde çalıştığımız yeni bir albüm var. Yine farklı türlerde deneyimler yaptığımız çok renkli ve alışılmış dışında bir albüm olucak. Ben şahsen herkesle paylaşmak için sabırsızlanıyorum.

Zeynep: Stüdyoya giriyoruz, çıkıyoruz, sen de gelsen belki yardım edersin!

 

70’lerin disco, funk gibi sesleri popüler kültürümüze seri bir geri dönüş yaptı, modern elementlerle birleşip yeni yeni formlar buluyor. Sizin soundunuzda da bu nostaljik öğeler mevcut, müziğinize ilham veren diğer öğeler nedir?

Emir:Hepimizin tarzları ve ilham aldığı yerler biraz farklı. Bizim zaten grup olarak da benimsediğimiz düşünce farklı disiplinleri bir araya getirip yeni, denenmemiş tarzda işler yapmak. Ben şahsen kendi adıma konuşucak olursam, son 50 senede her dönemin elektronik müziğin günümüzdeki halini almasında çok önemli bir rol oynadığını ve çıkarılacak bir sürü dersin olduğunu düşünüyorum. 70’lerin disco’su 80’lerin italo ve acid house’u, 90’ların house ve techno’su, ve benzeri… Ben de yaptığım prodüksiyonlarda bu tarzları harmanlayıp farklı şeyler denemeyi seviyorum. Disco ve funk grup olarak hepimizin sevdiği bir tür o yüzden her şarkımızda olmasa da Cümlemize albümünde elementlerine sıklıkla rastlayabilirsiniz.

Zeynep: Dans edilen ve ettiren müzikleri dördümüz de çok seviyoruz. Disko ve funk, vibrasyonlarımızı en aktive eden müzik türlerinden. Bizi de hep bu etkiledi herhalde, kendi adıma konuşursam. Bu müzik türlerinin geri dönüşü bizim için de çok keyifli oluyor. Bize ilham veren bir çok şey var, özellikle üzerine basamayacağım kadar çok. 

Kerem: Grup içindeki herkesin farklı müzik zevkleri var ve dolayısıyla birimizin eksik kaldığı bir yeri diğeri rahatça tamamlıyor. Kendi adıma konuşacak olursam, Müjver projesinden yaklaşık 7 yıl önce piyano çalmaya başladım. Bu süreçte beni gerçekten müzikal olarak tatmin eden tür sonunda caz ve bossa nova oldu aslında. Cümlemize albümünün en güzel tarafıda bu elementleri istediğim kıvamda manipüle edip kullanabilmek oldu. Bunun dışında 3 Maymun isimli üç kişiden oluşan alternatif Rap grubumuz var ve çokta uzak olmayan bir zamanda kendi solo albümümü çıkartmak gibi bir planım var.

Taycan: Bence bize en çok ilham veren öğe birbirimizdir. Dört farklı üyeyiz ve hepimizin çok farklı müzikal zevki var. Kerem’in caz ve blues bilgisi, Zeynep’in alternatif ve pop bilgisi, Emir’in disco ve house bilgisi ve benim de minimal ve house bilgimle ortaya bir sürü farklı janrlar bir araya geliyor. Birimiz bir fikri koyuyor, bir başkamızın fikriyle birleşiyor sonucunda da yeni bir tat oluşuyor.

 

 

Sahi, neden Müjver? Fonetik bir tercih mi yoksa ardında bir hikaye mi var?

Emir: Albüm üzerinde çalıştığımız bir gün Taycan mücver yapacaktı ve güzel, eğlenceli bir isim olduğunu düşündük. Mücverin içindeki farklı malzemelerinin de herbirimiz farklı arkaplanını güzel bir şekilde temsil ettiğini düşündük.

Zeynep: O gün de grup olmaya karar verdikten sonra isim bulmaya çalışıyorduk. Başta yok ya dedikten sonra ben de ısındım sonra da “j” olsun dedik ve Müjver oldu. 

Taycan: Aynı un ve yumurtaya ne katarsan mücver olur ya? Müjver öyle bir şey. Farklı müzikler, farklı kafalar bir araya gelip ağızda kalan güzel bir deneyim yaşatıyor.

 

Müjver’i tanımayanlar için 3 kelimede nasıl tarif ederdiniz?

Emir:Dene, bence seversin.

Kerem: Kelimeler, kifayetsiz, kalıyor.

 

Şarkıların sözleri kimi zaman çok esprili, kimi zaman derin, bazen de Ne? dedirtecek cinsten. Kimi muzip ve eğlenceli, kimi de melankolik ve hafif kaprisli. Sözleri beraber mi yazıyorsunuz, sürecinizde şarkının sözleri nasıl bir yer kaplıyor?

Emir: Sözleri prodüksiyon sürecinde yazıyoruz. Genelde şarkının ana hatlarını çıkardıktan sonra üzerinde beyin fırtınası yapıyoruz ve hepimiz ortaya fikirler atıp beğendiğimiz  fikirlerin üzerine inşa ediyoruz. Kimi zaman ben yönlendiriyorum kimi zaman Taycan veya Kerem. Ama tabii ki söz yazma sürecindeki en önemli aktör Zeynep.

Zeynep: Sözlere bir melodi oturttuktan sonra genelde ben başlıyorum. Üzerine oturtup kelime ve cümle yapısı için bir beyin fırtınası yapıyoruz. Beraber yazıyoruz. Söz yazmak süreçle beraber işliyor, Emir arkada beat’i çalarken ben yazmaya başlıyorum, Kerem oradan “Ahheey desene” diye sesleniyor Taycan da tam oturacak mükemmel bir kelime söylüyor, kitapları karıştırıyorum derken bir şeyler ortaya çıkıyor.

Kerem: Herkesin kesinlikle söyleyecek bir şeyi oluyor. Asıl şamata kayıt esnasında vurguları tanımlamaya çalışırken oluyor. Bak burda bağır mesela diye bağıra çağıra bir süreç başlıyor, en zevkli kısmı bence bu kısmı.

 

Canlı bir seyirciye çalmayı en sevdiğiniz şarkınız hangisi?

Emir: Herkes Seversin diye düşünüyodur ama benim için Sakladım’ın ayrı bir yeri var. Albümde bir şarkıyı hem kendimi zorlamak hemde farklı bir şeyler çıkabiliceğini düşünüp olabildiğince drumlar dahil her elementi analog synth’ler üzerinden yazmaya çalıştık. Zorlayıcıydı ama hiç aklıma gelmeyecek yollardan ilerlememi sağladı.

Kerem: Kesinlikle Sakladım. Harmonisi ve bende uyandırdığı hissi çok kuvvetli. Doğaçlamaya en açık parça olarakta görüyorum.

Taycan: Şu anda en çok “Ne?”yi çalmaya seviyorum. İçindeki diyalog olsun, farklı enstrümanların birleşmesiyle oluşan hikayesi olsun ve groove’ları olsun o parçanın çok ayrı bir yeri var bende çalarken. Bu yazın sahne aldığımız yerlerde onunda gizli favorisi ve kült bir takibimizin olduğunu görmek bir o kadar sevindirdi 🙂

Zeynep: Ne demek ne’yi söylemek çok keyifli olmaya başladı benim için. İnsanların isyan hallerini görmek çok hoşuma gidiyor “Ne” diye bağırırken.

 

 

Grubun her üyesi farklı bir müzikal arka plandan geliyor, bize biraz grup dışındaki üretimlerinizden bahseder misiniz?

Emir: Hepimizin günlük yaşamlarında uğraştığı farklı işler var fakat müzik konusunda ben hem kendi ismim ile hem de “Dj Comeback” ismi altında prodüksiyonlar yapıyorum. Emir Biter için daha çok disco, funk, house tarzlarına odaklanıyorum. Dj Comeback biraz daha 90’ların rave elementleri üzerinden  alternatif tarzlarda deneyimler yaptığım bir proje.

Kerem: Aktif olarak mimarlıkla uğraşıyorum. Şu an müzikle ikisi güzel bir şekilde birbirini tamamlıyor. Bir yandan yüksek lisans tezimi yazıyorum, biraz yorucu oluyor günün sonunda bu kadar bölünmek ama dengeyi tutturduktan sonra hepsinin beni tamamladığı yer ayrı diyebilirim.

Zeynep: Grup dışında farklı prodüktör ve müzisyen arkadaşlarımla da başladığım ve yayınladığım projeler var. Genel olarak müzik yapmayı, farklı insanların müzikal vibe’ını onlarla o dilde konuşmayı seviyorum.

Taycan: Grup dışındaki üretimlerimde sanat, müzik ve insanları bir araya getirmekle ilgili birçok işle ilgilenen biriyim diyebiliriz çok çok çok kısa bir özetle.  Bir taraftan lise öğrencilerine yurt dışında sanat ve tasarım üniversitelerine danışmanlık veriyorum, bir taraftan kişisel projelerimde ses tasarımı ve müzik prodüksiyonu ile ilgileniyorum, başka taraftan müziğin ve sanatın yoğun olduğu kurmuş olduğum “Put Out” isimli sanatsal oluşumundan belirli müzisyenlerle parçalar çıkarıyoruz ve etkinlikler düzenliyoruz. Son olarakta yerel müzisyeni destekleyecek “sesseda” isimli yeni bir platform oluşturdum. Hep üretimden üretime geçen bir döngüdeyim diyebiliriz…

#komünitecalling Sayısını Okumaya Devam Et