KÜRESEL YARATICI SEKTÖRÜN ÖZÜNE İNİŞ: SERA AKYAZICI VE “TOURIST”

Röportaj: Ceren Kahveci

“Bir şehri özel yapan nedir?” sorusunun cevabını o topraklardan beslenerek çıkan yaratıcı bireylerin özünde buluyor Sera Akyazıcı. Hayatını İstanbul, Amsterdam, Tokyo ve Berlin’de geçirdikten sonra şu an Soho House Berlin’de etkinlik yöneticiliği yapan Sera, biriktirdiği geniş sanatçı çevresine bir küratör perspektifiyle yaklaşarak sektörde “geleceğin dünya”sını kurmayı amaçlıyor. Senelerdir süregelen ince detay çalışmalarının sonucu bizlere sunduğu kapsamlı platform TOURIST, dünyanın dört bir yanından seçilen insanları aynı çatı altında üretmek ve dayanışma yaratmak üzere bir araya getiriyor. Platformun açılışına haftalar kala Sera ile yaratıcı sektörün ihtiyaçlarını ve TOURIST’in püf noktalarını enine boyuna konuşuyoruz.

 

Öncelikle çok tebrik ediyorum seni Sera, platformun açılışını heyecanla bekliyorum.

Ben de çok heyecanlıyım. İki senedir bunun üzerine çalışıyorum. Çocuksu bir heyecan var içimde. 

 

Eminim ki çok meşgul bir dönemdir, iki sene hazırlıktan sonra son demler. TOURIST’in kuruluşu, bu süreç hakkındaki hislerin nedir? TOURIST fikri ilk nasıl ortaya çıktı? 

Uzun hikayeden mi girsem kısa mı bilemedim. TOURIST’in başlangıcı şu an vardığı yer değildi. Ben ilk başta sadece “tourist shop” konseptiyle online-shop planlıyordum. Aslında dedemden gelmişti bu hikaye. Benim dedem işçi olarak Çankırı’dan Almanya’ya gidenlerden, ilk jenerasyon misafir işçi yani. O vefat ettikten sonra bodrumda tuttuğu objeleri toplamaya gittim. 80’lerde Mekke’den aldığı bir eşyasını buldum, üzerinde “tourist shop” yazıyordu. Berlin’de yeni evime taşındığımda ve bu güzel objeyi tekrar bulduğumda, tourist shop konsepti üzerine düşünmeye başladım. 80’lere kıyasla günümüzdeki turist dükkanlarının anlam veya anlamsızlığını düşünmeye başladım. Berlin’i Berlin yapan şey ne mesela? Amsterdam’ı Amsterdam, İstanbul’u İstanbul…  Daha sonra aklıma her şehirdeki sanatçıyla birlikte çıkardığım ürünleri koyup, o şehrin sanatçılarını dünyaya tanıtacak “limited edition” bir online-shop açma fikri geldi. Birkaç farklı şehirde yaşadığım için ve karakterimin de getirdiği sosyal kelebeklikten gelen geniş uzantılı bir çevrem var. Çevremdeki güzel kalpli insanlarla birlikte tasarım objeler üretme fikrine vardım. Bu fikrin içinde herkesi şehirlere ayırıp o şehirdeki sanatçıları ön plana çıkaran bir konsept yatıyordu. Bu üç sene önceki tohumdu ve TOURIST’in shop kısmını Şubat, Mart ayı gibi açmayı planlıyorum. Bunları düşünürken bir yandan da şu anki TOURIST fikri evrildi. Ben etkinlik yöneticisi, proje yöneticisi olarak uzun süredir çalışıyorum ve bu işleri yaparken ihtiyacım olan yaratıcı insanları bulmakta zorlanıyorum. Sektörde çevrem geniş ama buna rağmen zorlanıyorum. Böyle bir veritabanını tutacak, bu insanları bir araya getirecek bir platform neden yok diye düşünmeye başladım. 

 

TOURIST gitgide büyüyen, ilk başta tahmin etmediğim yönlere doğru giden ve ileride çok daha fazla kolu olacak, bizim gibi yaratıcı endüstride çalışan insanları bir araya getirecek bir platform. Diyelim ki bir etkinlik yapıyorsun, son dakika fotoğrafçı ihtiyacın var ve bu fotoğrafçıyı Tokyo’da arıyorsun. TOURIST platformuna girdiğinde dünya haritasında o şehri seçiyorsun ve TOURIST’e dahil olan insanlar çat diye önüne çıkıyor. Böylece tüm yaratıcıların bir veritabanı oluyor. Ben bu sistemi kuruyorum ve bunu kurmanın yolu; 30 şehirden “pilot” olarak seçilen, çevresi güçlü ve sektörde bilinen insanlar ve onların getireceği arkadaş çevresiyle organik bir şekilde büyümek, bir topluluk oluşturmak. Bu platforma herkes dahil olamıyor, çünkü olursa Facebook gibi kalabalık bir formata dönüşüyor ve TOURIST kurgusu anlamını yitirebiliyor. 

 

 

Bu pilotlar nasıl seçiliyor, temsilci olmanın kriterleri nelerdir? Üyelik nasıl işliyor yani TOURIST’te? 

Seçtiğim pilotlarin hepsi kendi kreatif sektörlerinde başarılı ve çevreleri geniş kişiler ama TOURIST’e üye olacak insanlarda bu benim için kesinlikle bir kriter değil. Bir başvuru formu var, ona göre üyeler seçiliyor. Instagram’da kaç takipçin varmış, seni kim tanıyormuş… Kesinlikle önemli değil. Ben sokakta çok iyi bir müzisyen gördüğümde, eğer yaptığı iş çok iyiyse ona gidip “Seni de TOURIST’e almak istiyoruz” demek istiyorum. Seneye bir uygulama da kuracağım. Bu uygulamada bir şehirdeki üye sayısı yüz kişiyi geçtiğinde ve yüz birinci kişi bir TOURIST olmak isteyerek başvurduğunda o şehirdeki TOURIST üyelerine bir bildirim gidiyor: “Bu kişi başvurdu, kabul ediyor musun?” diye. O şehirdeki insanlar karar veriyor bu başvuruya, artık ben karar vermeyi bırakıyorum o noktada. Ama o etaba kadar ben ve takımım başvurulara bakıp karar veriyoruz. TOURIST hem geniş sosyal çevresi olan insanlar hem de daha lokal yaratıcıları bir araya getiren bir oluşum. Çünkü ben o egodan sıkıldım artık, önemli olan insanın kendi ve yaptığı işinin özü. Bunun için platform büyümeye başladığında o şehirde güvendiğim insanların, yani o şehrin TOURIST’lerinin karar vermesini istiyorum kimin ekleneceğine. TOURIST’te bir üyelik ücreti yok. TOURIST kendi prodüksiyonlari ve online shop platformu ile maddi olarak beslenecek, çünkü bu gerçekten bizler için oluşacak ücretsiz ve özgür bir veritabanı. Ama ücretsiz diye bu platforma herkesin erişimi olamayacak mesela. Sen üye değilsen TOURIST’in internet sitesine girebiliyorsun ama o şehirde sadece kaç insan olduğunu görebiliyorsun, insanların isimlerini göremiyorsun. Böyle bir formül getirdim. Örnek olarak biri Akra’da kim varmış diye bakmak istiyorsa önce başvuru formunu doldurup üyeliğe kabul edilmesi lazım. Bu süreç de iki ile dört hafta arasında bir zaman dilimi kadar sürebiliyor.  

 

Başvuru formunu nasıl değerlendiriyorsun takımınla, yeni üyeleri nelere dikkat ederek komüniteye dahil ediyorsunuz?

İlk başta tanıdıklarımızın kendi tanıdıklarını platformla tanıştırması şeklinde, organik bir yolla büyüyecek tabii ki. Başvuru formunda dört tane soru soruyorum, bu sorular hem böyle psikolojik hem de eğlenceli sorular. Bir tanesi mesela “Gelecek kuşaklara hangi değerlerini aktarmak isterdin?” Bir diğeri “Hayali bir gezegen olsaydın ne olurdun? Neden?” Tabii ki bu sorulardan almak istediğim kesin bir cevap yok. Görmek, anlamak istediğim şey o insanın kritik düşünme süreci nedir, nasıldır. Bir sonraki kuşağa hangi değerlerini aktarmayı seçtiğin, hayatta değer verdiklerinin ne olduğunu, insanlara nasıl baktığını gösteren bir soru ve cevap. Profil sayfası oluşturuyorsun, kişisel ve iletişim bilgilerinle beraber portfolyonu ekliyorsun, yeteneklerini yazıyorsun.

TOURIST’in en önemli yanı bence üyeleri bir kutuya sığdırmak istememesi, herkese sadece “yaratıcı birey” olarak bakması. Instagram’da insanlar senin profiline bakınca seni tek bir yeteneğe ve işe mensup olarak görüyorlar. Biri hem moda sektöründe çalışıp hem de model olabilir ama insanlar onun profiline bakıp “Sen modelsin” diyor ve yaptığı işin diğer yüzü gözükmüyor. Aslında birçok şey yapıyor o insan ama hiçbir platform bu çok yönlü yaratıcılığı benimsemiyor ya da öne çıkarmıyor. 

 

Baya meşakkatli ama çok ince bir kürasyon prosedürü gibi duyuluyor. Peki bir küratör olarak bu sanatçıları bir araya getirirken dikkat ettiğin detaylar ne oluyor?

Bu arkadaşlarımın bana çok sorduğu bir soru ve hep bunu nasıl en güzel şekilde dile getirebilirim diye düşünüyorum. Yaratıcı endüstriden olan insanlar olması şart. İnsanın yaptığı işte iyi olması… Tabii ki buradaki “iyilik” çok subjektif bir şey. Fakat taşıdığı karakter aslında en önemlisi. İşini seven ve aynı zamanda yaptığı işlerle de hep topluma, çevresine veya etrafına katkıda bulunma isteğiyle yaşayan insanların orada bulunmasını istiyorum. Birbirine yardım eden bir topluluk olsun, yarattığım pilot sisteminde de bu geçerli. İnsanlara bakışı egoyla yoğun olmadan “Ben çevremdeki insanlara nasıl daha fazla destek olabilirim? Bu platform ile maddi ihtiyacı olan yaratıcılara nasıl yardım edebilirim?” düşünceleriyle yaşayan insanları çekmek istediğim bir platform bu. Üyelik ücreti almayacağımı söyledim fakat bir-iki seneye platformdaki şehirler artmaya başlayınca, TOURIST’te bulunan her şehirde bir dernek ile çalışmaya başlayacağım. Her senenin sonunda bütün üyeler 5-1000 € arası bağış odaklı bir ücret ödeyecek ve bu TOURIST’e değil ama o şehrin kâr amacı gütmeyen organizasyonlarına gidecek. Bu bir çevre derneği olabilir, LGBTQ+ veya mültecilere yardım derneği olabilir. Üyeler platforma ücret ödemiyor ama senenin sonunda kesinlikle belli bir miktar bağış yapmaları lazım ki TOURIST her zaman o şehirde oluşan derneklere bir yardımda bulunuyor olsun. Bu dediğim “iyi insan” seçkisinden de gelen, ona paralel bir konsept. 

 

 

View this post on Instagram

 

A post shared by TOURIST (@tourist.official)

TOURIST’in İstanbul pilotu Kübra Uzun

 

Sanatçıları bir araya getirmek senin kariyerin boyunca hep tutkuyla yaptığın bir şey aslında. Sen bu tarz bir çalışmayı daha küçük bir ölçekte, Soho House Berlin’in ‘Tiny Art Market’ında da hayata geçiriyorsun. TOURIST tam olarak bu camiaya nasıl yenilikler getirecek, bu konseptte bir platformun sanatçılara verdiği öncelikler ne olacak? 

TOURIST’in aslında kendi iletişim ajansı olacak. İşim gereği markalar bana gelip insan soruyor, kiminle çalışmaları gerektiğini merak ediyorlar, tavsiye istiyorlar. Yeni bir şehirde mağaza açacak olan bir marka kimlerle bunu tanıtmaları gerektiğini merak ediyor mesela, o şehirdeki yaratıcı camiaya hakim değiller. Ya da bir marka yeni ürünü için lansman yapacak diyelim, bana bu sefer diyecek ki “Senden şöyle birini istiyoruz.” Ben de onlar için TOURIST’in veritabanına bakıp o şehirdeki üyelerin yeteneklerini ve işlerini markalara sunuyor olacağım. Projede çalışabilecek, markanın ihtiyacı olacak insanları bu platformdan seçip iş bulma süreçlerini TOURIST üzerinden yapacağım. TOURIST üyeleri zaten işlerinde iyi, tutkulu, kendi projeleri üzerine çalışan ve belki de başka projeler arayan insanlar. Burada temsil edilen kişiler markalara da tanıtılacak, markalarla yaratıcı insanlar arasındaki bağlantı sağlanacak. Üyeler için daha fazla görünülebilirlik, erişilebilirlik sağlayacak yani. Biz prodüksiyonu tamamıyla ele alıp markalar için yapabiliriz ya da markalar sadece gelip platformdan doğru insanları bulabilir, böyle olasılıklar olacak platform aracılığıyla. 1 Aralık’tan sonra sitenin ana sayfasında üyelerin çıkardığı yeni işler de yayınlanacak, diğer üyelere haber verilecek. Yani sen dünyanın başka bir yerindeki bir TOURIST’in yaptığı işi göreceksin, aynı zamanda onlar senin yaptığın işi görecek, böylece bir bağ oluşacak. Her şeyi içine dahil ederek sektörde bir kişinin en çok ihtiyacı olan kendini tanıtma, adını duyurma özelliğini sağlayacak diyebiliriz. 

 

İnanılmaz kapsamlı ve yoğun, küçük bir TOURIST dünyası yani. İstanbul’daki sergi ve etkinlikte bizi neler bekliyor peki?

Şu an Berlin’den seksen kişi uçuyor İstanbul’a. Bayağı heyecanlıyım, çok az kaldı. Yakın arkadaşım Defne Cemal ve Zach’in başlattığı Kiralık Depo galerisinde görsel bir enstalasyon yapıyorum. Büyük bir ekranda beş dakikalık bir video üzerine bir ses TOURIST’in ne olduğunu anlatıyor. Robotik bir ses gibi, TOURIST’in verdiği o görsel estetikle uyuşuyor. Hemen yanında MiniMüzikhol’de, İstanbul ve Berlin merkezli sanatçı kolektifi Sirän’la beraber sadece kadın DJ’lerden oluşan bir set planladık. Orada insanlar gelip içkisini içecek. Etkinliğin gerçekleşeceği mekanlar yan yana zaten, onun için o gece o sokakta çok güzel bir akış olacak katılımcılar için.

 

 

 

 

“TOURIST ile gelecek konseptine girmeye çalışıyorum, bu yüzden fütüristik bir görsel dünyası var. Biz gelecekte olacak bir topluluğuz aslında. Bu konseptle kullandığımız renklerin biraraya gelişi biraz doğa ve insan elementlerini de gösteriyor. Sanki dünyada olmayan bir estetiği elde etmeye çalışıyorum bir şekilde ama bunun içinde hep bir insan, hep bir komünite, hep bir sevgi, hep bir elektrik var.”

 

 

Görsel estetikten bahsetmişken, TOURIST’in çok güçlü bir görsel dünyası var. Bunu yaratırken nelerden ilham alındı, hangi fikirler ve mesajlar üzerine bu dünya yaratıldı?  

Gelsen Berlin’deki evimi görsen aslında!  Evim de öyle, 80’lerin uzay, retro-fütürizm temalarından çok besleniyorum ve bu temada fazla obje ve mobilya topluyorum. Sayfam da fütüristik kesinlikle, çünkü TOURIST aslında geleceğin platformu gibi. Şu an insanlar Instagram’dan sıkılmaya başladı artık. Tamam kullanıyoruz ama tek kullanabileceğiniz platform o olduğundan dolayı aslında. Oradaki yüzeysellik, influencer kültürünün getirdiği kalıplar ve baskı artık insanları sıkıyor. Bence zaten beş-on seneye yeni bir şeyler gelecek. Bu TOURIST olur diye demiyorum ama insanlar aidiyet hissini arıyor, kendi gibi başka insanları bulmak istiyor. Girip kendi gibi başka kim var görmek istiyor fakat bu elimizdeki sosyal medya platformlarıyla mümkün değil artık. Bu İstanbul’daysan sadece İstanbul için geçerli değil. Benim gibi olan, anlaşabileceğim insanlar aslında New York’ta, Toronto’da da var ama bu insanlar nasıl bir araya gelir? Bunu çözmek hep kendim için çok istediğim bir şey oldu. Şu an olmayan ama gelecekte kurmak istediğim ve şu an tohumlarını diktiğim TOURIST’te olan bir şey. “Gelecek” konseptine girmeye çalışıyorum daha doğrusu, bu da aslında fütüristik konsepte geliyor. Biz gelecekte olacak bir topluluğuz aslında. Bu konseptle kullandığımız renklerin bir araya gelişi biraz doğa ve insan elementlerini de gösteriyor. Sanki dünyada olmayan bir estetiği elde etmeye çalışıyorum bir şekilde ama bunun içinde hep bir insan, hep bir komünite, hep bir sevgi, hep bir elektrik var… Şu an etrafına baktığında olmayan, video oyunu kafasında bir estetik ama içine girdiğinde de daha çok girmek istiyorsun çünkü seni çeken belli unsurlar var orada. İnsanlara eski-yeni, insan-insan dışı, gelecek-geçmiş gibi hep böyle zıt kavramları beraber gösterip, onun ortasında üyeleri tutup gitmek istedikleri yeri kendileri seçebileceklerinin altını çizen bir fikir vermek istiyorum bu görsellerle. 

 

 

Yani her şey aslında bir ama aynı zamanda çok da farklı. Yakın ama uzak konseptine, zıtlıklara yoğunlaşan bir görsel mesaj. 

Kesinlikle. Bu bir de biraz “Sen bu meyveyi neden seviyorsun?” diye sormak gibi aslında. Ben hep böyle görsellere ve fikirlere çekildim, o yüzden bu şekilde yapmak istedim. 

 

TOURIST’in ona mensup olan üyelerin kendilerini bir kalıba koymamasını desteklediğini, herkese belli bir sanatı yapan biri olarak değil de yaratıcı bir birey olarak bakılması üzerine kurulduğunu konuştuk. Peki günümüz sektöründe o yaratıcı bireyin ihtiyaçları nedir? Platform bunu nasıl karşılamayı amaçlıyor?

TOURIST’i yapmamın sebebi içinde olan sosyal dinamikler, insanları doğru şekilde bulup bağ kurabilme enerjisini yaşatma isteği. İnsanların şu an ihtiyacı olan şey yeni bir şehre gittiğinde kendisiyle aynı düşüncelere ve isteklere sahip olan insanlarla tanışabilmek, çalışabilmek. Diyelim ki benim kafamda bir proje var, yeni bir şey yapmak istiyorum ama doğru insanları ben nasıl bulacağım? TOURIST dışarıya kapalı bir platform, buraya herkes üye olamıyor. Bunun getirdiği kapalılık da aynı zamanda çok büyük bir açıklık aslında üyeler için, çünkü insanlar oradaki üyelere rahatlıkla erişebiliyor, onlarla konuşabileceğini biliyor. Aynı çatı altındasın ne de olsa, aynı kafada olduğunu biliyorsun. İnsanların aradığı bu kişisel ve duygusal bağ, buna erişebilecekleri bir platform… Projelerde ajanslarla çalışınca bazı şeyleri kaybediyoruz, işin içinde bir sürü farklı faktör giriyor ve yapmak istediğimizin özüne bağlı ve doğru kalmak mümkün olmuyor, kontrolümüzün dışına çıkıyor. Bu ajanslar daha çok pazarlama kafasında gidebiliyor, o yaratıcı bireyin yaratmak istediği şey gölgede kalabiliyor. TOURIST onu kaybetmeden iş birliği yapmak, başka sanatçıları tanımak için bir fırsat.  

 

Derler ya teknoloji ilerledikçe, dünya geliştikçe insanlar eskiye dönmek isteyecek. O insanlarla kurulan bağa, o iletişimin daha samimi olmasına bir özlem olacak. O isteği kısa bir yolla üyelere sağlayacak bir platform gibi.  

Aynen! En az iki ayda bir dünyanın farklı yerlerinde TOURIST etkinlikleri yapmak istiyorum ve bu sosyal medya için yapılan etkinlikler gibi olmayacak. İnsanlara bakıp “Bedava içkiye geldi,” veya “Instagram’a içerik üretmeye geldi,” demeyeceksiniz. Etkinliğin olduğu yerde telefon çekmeyecek mesela. Çünkü sen şu an buradasın ve burada sadece elli kişi olabilir. Bu tarz etkinlikler yapıp dünyanın farklı yerlerinde TOURIST markasının kimliğini, görselliğini, komünitesini yaratıp güçlendirmek istiyorum. 

 

Bu dayanışma ve platformdan çıkacak şeylerle ilgili seni en çok heyecanlandıran unsur nedir? TOURIST’in getireceği hangi yenilik için gerekirse birkaç sene daha çalışırdım derdin? 

Güzel soru. Bu ileride oluşturmak istediğim TOURIST festivali. Bu yaz altı festivale gittim, hem araştırma hem de müzik ve eğlence amaçlı. Festivallerde ne işliyor, ne işlemiyor onu görmek benim icin cok onemli. Platformun kendisinden çok memnunum zaten ama aynı zamanda benim için en önemlisi dünyanın her yerinden insanların bir araya gelmesi. İstanbul’daki etkinlikte olacak şey de bu zaten. Meksika’dan, Berlin’den, Gana’dan bir sürü insan TOURIST’i tanıma ve tanıtma amacıyla bir araya geliyor ve bu insanların kaynaşması…  Aslında en özünde olan his, istek bu. Ben insanları bir araya getirmeyi çok seviyorum, zaten işimin bu olmasının sebebi de bu. Belli bir amaç için insanlar bir araya geldiğinde dünyanın en mutlu insanı oluyorum. Fiziksel ortamda birlikte olabilme şansını kaybediyoruz yavaş yavaş. Dijital ortamlarda bir araya geliniyor ama yüz yüzeyken bu insanlar nasıl daha çok birbirleriyle tanışıp bir şeyler üretebiliyorlar, bu festivalle ve etkinliklerle amacımız bunu görüp desteklemek. 

 

 

View this post on Instagram

 

A post shared by @seraares

TOURIST’in kurucusu Sera Akyazıcı

 

 

 

 

 

 

 

 

#komünitecalling Sayısını Okumaya Devam Et