PEKİ AMA NASIL BİR HAYVAN HAKLARI YASASI?

İllüstrasyon: Aslı Alpar 

Yıllardır hayvan hakları için mücadele verenler, “Hayvan Yasası Hemen Şimdi” diyenler, “Acaba bu sefer yasa çıkacak mı?” diye merakla beklerken ortaya bir milletvekilinin yasayla ilgili sarf ettiği cümleler döküldü.

Yazı: Beril Eski | 12 Şubat 2021

Geçenlerde hiç beklenmedik bir gelişme yaşandı. Haber okuduğunda öfkelenmeye, üzülmeye alışan bünyemiz, bu “iyi” haber karşısında nasıl tepki vereceğini şaşırdı. Az buz şey değil, bu habere göre, 16 yıldır beklenen Hayvan Hakları Yasası çıkacaktı!

Belki bilmeyenler vardır, aslında halihazırda hayvanlara karşı işlenen suçları cezalandıran bir yasa var. Ancak bu yasa hayvanları “hisleri olan canlılar” olarak değil, “eşya” olarak ele alıyor ve işlenen suçları “kabahat” kapsamında değerlendiriyor. Yani şu anki yasa hayvanları “canlı” olarak bile tanımıyor ve dolayısıyla da korumuyor.

Bu yüzden kedilerin patilerini kesenler, köpeklerin kuyruklarını koparanlar, zehirli yiyeceklerle sokak hayvanlarını acılar içinde öldürenler hapis yerine para cezasıyla kurtuluyorlar. Caydırıcı olmayan cezalar, hayvan haklarını ön plana almayan yasalar ve uygulamalar yüzünden sayısız hayvan işkenceye uğruyor ve hayatlarından oluyor. Peki bu bünyemizi alt üst eden, nihayet yüzümüzü güldüren yeni yasa hayvanları koruyabilecek mi?

Hayvan Hakları Yasası somut bir taslak üzerinden değil, bir televizyon programında bir vekilin söylediği bu cümleler üzerinden tartışılmaya başlandı. Yasa namına bahsi geçenler karşısında duyduklarına inanamayanlardan biri de, Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi’nden Aslı Alpar’dı. Bahsi geçen tüm maddelere karşı olduklarını söyleyen Aslı, her bir maddeye neden itiraz ettiklerini tane tane açıkladı.

En fazla 3 köpek, veya 3 kedi, veya 2 köpek ve 1 kedi

Söylenenlere bakılırsa, artık evde en fazla üç hayvan barındırılabilecek. Yasa bu hükmü getirirse, evde 20 kedi bakan Cihangirli teyzelerimiz, bahçesinde 10 köpek bakan hayvan dostu amcalarımız hayvanlarını devlete mi verecek? Görevliler zorla gelip hayvanlarını mı götürecek? Nitekim Aslı da, yerel yönetimler sorumluluklarını yerine getirmediği için sokağa terk edilen hayvanları yaşatmaya çalışan insanların bu şekilde cezalandırılamayacağını, bu maddenin kabul edilemez olduğunu söylüyor. Hayvan dostları, yerel yönetimlerin hayvanları aşılayıp kısırlaştırdıktan sonra sokaklara geri bırakması gerektiğini savunuyor. Ancak yerel yönetimler sokaklardan topladıkları “sahipsiz” köpekleri ormanlara, dağ başlarına, şehir dışındaki boş arazilere bırakıyor. Bir elin parmağını geçmeyecek sayıdaki gönüllü buralarda köpekleri besliyor, çok acil durumda olanları da veterinere götürüyor. Yerel yönetimler ise bu uygulamaları sebebiyle hiçbir yaptırıma uğramıyor, dolayısıyla da köpekleri ölüme terk etmeye devam ediyor.

“Hayvana tecavüz suç değil ama bir bedeli var”

Anlaşılan tam olarak bu: Tecavüz suç değil, hapis cezası yok ama kabahatler kapsamında para cezası gelecek. Aslı, bu maddenin tepki çekeceğini ve kabul edilmeyeceğini bildikleri halde önerilmesinin aslında toplumun talep ve isteklerine karşı kulaklarını tıkadıkları anlamına geldiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor:

“Türkiye’de hayvana tecavüz, erkekliğin dokunulmazlığı yüzünden üstü örtülen ancak çok yaygın olduğunu bildiğimiz bir şiddet türü. Hapishanelerin yetersizliği ya da savcılık bürolarında iş yükünün artması gibi sebeplerle açıklanmaya çalışılan bu karar tecavüzü normalleştiren bir aklın kararından başka bir şey değil.”

Şiddet uygulayanlar hapisle yargılanacak, parayla kurtulacak

Vekilin bahsine bakarsak, hayvan öldüren biri 6 aydan 4 yıla, hayvana işkence yapan 6 aydan 3 yıla, hayvanları dövüştüren ise 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanacak. Ancak şu anki ceza uygulamasına göre, 3 yılla yargılanan biri, hakim indirim uygulamadığı takdirde 6 ay, indirim uygularsa 3 ay cezaevinde kalıyor. Bu cezalar da para cezasına çevrilebiliyor, dolayısıyla şiddet uygulayan serbest kalıyor. Aslı, yargılamalarda alt sınırın 3 yıldan başlaması gerektiğini, bu takdirde cezanın paraya çevrilemeyeceğini belirtiyor. Çünkü her bir cezasızlık vakası, diğer failleri ve şiddeti teşvik ediyor.

Yunus parkları yine bildiğimiz gibi

Yunus parklarıyla ilgili bir düzenlemeden bahsediliyor, bu da yeni parkların açılamayacağı ama eski parkların muhafaza edileceği yönünde yorumlanıyor. Bir hayal etmeye çalışın, esarete alındıktan sonra dişleri çekilen, törpülenen ve delinen yunuslar, normalde yemedikleri halde ölü balık yemeye zorlanıyor, sakinleştirici veriliyor, o mekandan bu mekana satılıyor veya kiralanıyor. Doğada 50 yıl yaşayan yunuslar, esaret altındayken, stres ve mutsuzluktan, en fazla 15 yıl hayatta kalabiliyor. Anlaşılan o ki bu işkenceye rağmen, mevcut 10 yunus parkı faaliyetlerine devam edebilecek. Bu hükümle birlikte hayvanlar için hiçbir şeyin değişmeyeceğini ifade eden Aslı, usulsüz bir şekilde iş yeri açan yunus parkı sahiplerinin bu vesileyle iş yerlerini yasallaştıracağını belirtiyor.

Petshop’ta kedi köpek satmak yasaklanacak

Açıklamalara bakılırsa petshoplarda bazı türlerin satışı yasaklanacak gibi. Ancak bu türlerin kedi ve köpekle sınırlı kalmasından endişe ediliyor. Aslında hayvan üretimi ve satışının bir şekilde devam edeceği, ancak bunun devlet kontrolünü artırarak yürütüleceği anlaşılıyor. Hayvanseverlerin en hassas olduğu konuların başında hayvanların bir “meta” gibi satılması geliyor. Bu karlı iş için bazı türler yurtdışında üretiliyor, yavrular son derece sağlıksız koşullarda ülkeye getiriliyor. Hatta bazıları bu transfer sırasında havasızlık, hastalık gibi nedenlerle ölüyor. Zaten “damızlık” olarak ayrılan anne hayvanlar çok fazla doğurmaktan fiziki güçlerini kaybediyor, kronik ağrılar çekiyor, bazı hallerde yavrularını dahi emzirmek istemiyor. Bu hayvanlar doğuramayacak kadar yaşlandıklarında da ölüme terk ediliyor. Annelerinden çok erken ayrılan, hatta çoğu zaman sütten kesilen yavrular, getirildikleri petshoplarda da kafes içinde, az yemek ve suyla yaşamak zorunda kalıyor. Bazı petshoplar, yavruların daha hareketli ve güzel tüylü görünmesi için onlara ilaç veriyor. Yani, tıpkı insan kaçakçılığı gibi, hayvan kaçakçılığı yapıyorlar. Ve satın alınan her hayvan da bu döngüye katkı anlamına geliyor.

Yazlık süs köpeği alıp kışın terk edenlere hava hoş

Aslı, hayvanını terk eden kişiye kesilecek bedelin 1.500 TL olarak belirlendiğini söylüyor. Oysa daha evvel çıkan Meclis Araştırma Komisyonu bazı tavsiyelerde bulunmuş, hayvan terk edenlere kesilecek ceza için 10.000 TL önermişti. Bu düşük miktar Bodrum’a giderken süs köpeği alan, İstanbul’a dönerken de Bodrum’a bırakanları nasıl caydıracak, Bodrum’daki sığınakta bakılan onca terk edilmiş köpeğin hesabı kimden sorulacak, belli değil.

Toplu kısırlaştırmalar yolda

Bu, belki de tek “ama”sız iyi haber: Belediyeler, Tarım ve Orman Bakanlığı’yla koordine olarak toplu kısırlaştırma çalışmaları yürütecek. Aslı her şeye rağmen temkinli, geçmişinde bunca hayvanı katletmiş kurumların toplu kısırlaştırma çalışmalarının toplu katliamlara dönüşebileceğinden endişeleniyor.

Türkiye yine bildiğimiz gibi. Bir uçta hiçbir hayvansal ürün tüketmeyen, hayvanlara zarar veren her türlü eylemden uzak duranlar, mücadele edenler. İdealistler. Öte uçta, hayvanseverlere ve hayvanlara şiddet uygulayanlara göz kırpanlar, bir kafesi boşaltırken, diğerini dolduranlar. Arada da iyi bir haber aldı sanıp dalgalanan, ama öfke ve mutsuzlukla durulanlar. Yani bizler.

Nº2 Empati Sayısını Okumaya Devam Et