SEDA ERCİYES İLE YÜKSEK İRTİFADA SEYREDİYORUZ

3D: Afterwork

Röportaj: Merve Evirgen Video: Gizem Günkal  | 26 Ağustos 2021

Onu anlatmaya, övmeye yetecek kelime haznem yok benim sanırım hâlâ. Yerli R&B’nin divası, her biri dillere pelesenk olan single’larına bir yenisi olan Petrichord prodüksiyonu “Uçak”ı yeterince iyi olması yetmezmiş gibi bir de Afterwork işbirliğiyle gaming estetiğinde bir paketle yayımladı. Bu muazzam işbirliğinin lansmanı da callinghouse’ta gerçekleşti, bize de meyvelerini yemek ve Seda ile Afterwork’e merak ettiklerimizi sormak düştü.

Seda, seninle yollarımızın burada tekrar kesişmesi ne şahane oldu. Klasik başlayalım, bize biraz “Uçak’ı anlatsana, şarkının hikâyesi nasıl ortaya çıktı, Afterwork ekibiyle bu şahane gaming klibi fikri nasıl doğdu?

Uçak’ın hikayesi ‘10:50’nin yakınlarında bir yerlerde ve ‘Başa Sarıp Dur’un devamı gibi de aynı zamanda. Yine uzak mesafedeki bir kişiye sesleniyorum, yine insan zihnine çeşitli referanslar veriyorum. Geçen sene karantinanın başında oyun dünyasına girdim, yeniden gamer oldum. Bunlar özellikle metagaming, 2000’ler oyunlarıydı. Bu arada zaten 5 yıldır bir oyun şirketinde çalışıyorum, bağımsız bir müzisyen olarak kendime bu şekilde destek çıkıyorum. Ve işim sebebiyle de kulağıma çalınan birkaç terim vardı. Bunlardan biri ‘kullanıcı bazlı deneyim’, diğeri de ‘gamification’. Bunlarla bol bol haşır neşir olan, oyun aşığı biriyim. Bu ilgimi ve işimin bu kısmını yaptığım müziğe nasıl entegre edebileceğim sorusu düştü aklıma. Ben kimim? Bir müzisyenim ve bir yazılım şirketinde çalışıyorum. Birazcık unity’de (komut dosyası yazmayı destekleyen çok yönlü bir oyun motoru) çalışmaya başladım ama benim yapabileceğim bir alan olmadığı için işin uzmanlarıyla çalışmak istedim. Ve karantina sırasında, Afterwork’ün online gezilebilir sergisine denk geldim, hemen onlara ulaştım ve fikrimi anlattım. Çok uzun zamandır, hem bir yandan interaktif bir videom olsun istiyordum hem de aynı zamanda, oyunlaştırılmış bir müzik videosu da… Yani aslında tam olarak istediğim, her izleyenin bu oyunu oynayarak aslında kendi müzik videosunu çekmesi fikriydi. Ve ortaya çıkan iş, tüm bunların harmanlandığı güzel bir projeye dönüştü. Oyunun konsepti 2000’ler, metagaming ve biraz da Lara Croft’a gönderme oldu… Bir de yine oyunun evreninde geçen, video klibin açıklamasından erişebileceğiniz, masaüstünde oynanabilen bir oyunu var. YouTube’da bir gameplay’i ve aynı evrende geçen, her oyuncunun scoreboard’da kendi skorunu yazabileceği bir oyun bu.

Mert Demir, FlyTones, ve şimdi de Petrichord… Ülkede olan iyi ne varsa hepiniz yan yana gelmişsiniz gibi. Hadi tamam iyi müzik birbirini çeker de, bu kadar insan nasıl aynı düzlemde buluşabiliyor / anlaşabiliyorsunuz?

Hepimizin öncelikle insan olarak aynı sayfada buluşması ve sonra bu buluştuğumuz noktadan müziğe yaklaşımımız benim için çok önemli. Hangi seviyede olup olmadığıma göre beni yargılamayan insanlar olmalı etrafımda, müziği müzik için seven insanlar olmalı bu kişiler… Böyle olunca da kimyamızın tutması ve beraber çok rahat bir şekilde iş yapmamız kaçınılmaz.

Müzik kariyerine caz vokalisti olarak başladın, şimdi gerçek bir R&B divasısın. Gelecekte başka türlerde işlerini görmemiz muhtemel mi sence?

Güzel yorumun için çok teşekkür ederim, daha başka türlerde denemeler yapmayı çok istiyorum. 2020’lerin, sanatçıları daha da özgürleştirdiğini düşünüyorum. Artık tek bir tarzda üretmek zorunda değil hiç kimse. Müzisyenin beslendiği şey neyse, onu kendi tarzıyla bütünleştirip bir sürü şey deneyebilir. Örneğin, caz armonisinde beni besleyen şeyleri gerek R&B’ye, gerek hip-hop, gerekse ileride belki elektroniğe yedirmek hoşuma gidiyor. O yüzden de mutlaka daha farklı tarzları denemek isterim.

Tam da seni onlarca konserde izleyebilecekken pandemi belası girdi hayatımıza. Yavaş yavaş yaralarını saracak gibi müzik sektörü, senin konser planların var mı önümüzdeki sezonda? Artık seni sahnede şöyle bir doya doya izleyebilecek miyiz?

Konser planlarım tabii ki var, hep hayal ettiğim gibi… Hem bir yandan eskiden çaldığım ekibimle şarkılarımın orkestra versiyonlarını, bir yandan da daha küçük bir ekiple, bir DJ veya bir DJ ve bir enstrümanla da daha elektronik bir altyapı üzerine sahne koyduğumuz planlarımız, projelerimiz var.

Mühendis kimliğin yaşıyor mu hâlâ, birbirinden çok uzak gibi görünen iki “mü” bir arada nasıl varoluyor sende?

Her yolun başındaki müzisyen gibi benim de finansal olarak kendimi beslemem lazım. Benim için bunun yöntemi mezun olduğum mühendislik alanı oldu. Şanslıyım ki birlikte çalıştığım insanlar Türkiye’de müziğe en sıcak bakan, en özgürlükçü insanlar. İleride, yazılımla müziği birleştirecek projelerde daha da çok bulunmak istiyorum. 9-5 çalıştığım için devamlı içinde bulunduğum ve duyduğum terimler oldu dediğim gibi ve onları hayatta yapmaktan en çok zevk aldığım şeyle, müzikle birleştirebildim. Artısı eksisine bakarsak; zorluğu şu ki ben de artık tamamen müziğe kanalize olmak ve tam zamanlı bir müzisyen olmak istiyorum ve hiç bölünmek istemiyorum.

Dünyada hip-hop ve R&B’nin yükselişi el el gitse de Türkiye’de maalesef tek 1 tanesinin milyonları salladığını görüyoruz. Yerli R&B’nin sence niye bu kadar az örneği var? Veya şöyle soralım, acaba alıcısı mı yok?

Bence yavaş yavaş o da ana akıma girmeye başladı. Yani müzisyenler –özellikle rapçiler- bestelerini yaparken daha melodik sözler tercih etmeye başladılar. Belki altyapıda, bestede daha karmaşık hareketler olduğu için olabilir, bilmiyorum. Ama birkaç sene önce trap için veya ondan önce başka türler için de böyle düşünüldüğünü göz önüne alırsak eğer, R&B’nin de yavaş yavaş gelip yerleştiğini ve daha çok kitleye ulaşacağını rahatlıkla söyleyebilirim.

Bir röportajın en klişe sorusu olsa da takipçilerin de cevabını her zaman en çok merak ettiği o soruyu soralım. Yakın dönem, geçmiş dönem ilhamların neler, bu aralar kimleri dinliyorsun?

Bir ‘tiktoker’ olduğum için aşırı derecede Doja Cat dinliyorum; son albümü mükemmel bir albüm. O da son albümünde benim en sevdiğim albüm tarzını yaptı ve bir sürü değişik türü kendi Doja Cat yorumuyla uyguladı. Genelde güncel kalmaya çalışıyorum, R&B yapıyorum diye sadece R&B de dinlemiyorum elbette. Charlotte Day Wilson’ın çok beklediğim albümünü dinliyorum. Bir de Hiatus Kiayote’nin son albümü bence mükemmel. Hem bir müzisyen hem de bir vokal olarak bunlar ve benzerlerini dinlemek ve oralardan beslenmek benim için çok önemli.

“Uçak”ın müzikal evreninin geri kalanında yatan her şeyi, oyunundan klibine, artwork’ünden 3D modellemesine kadar üreten ekip ise İstanbullu taze kreatif stüdyo Afterwork. Gelin biraz da onları daha yakından tanıyalım.

Afterwork kimdir, nedir, ne yapar? Biz çok severek yakından izlesek de siz, sizi tanımayanlara kendinizi nasıl anlatıyorsunuz?

Afterwork aslında bizim -Sude Belkıs ve Yasin Arıbuğa- tam zamanlı çalıştığımız iş dışında yaptığımız projeleri hazırladığımız bir çatıydı. Sergilerle başladı, video klip, fotoğraf çekimleri ile devam etti. Sonrasında daha fazla projeler gelişti ve birlikte çalıştığımız arkadaşımız Yağmur Güçlü de ekibe eklendi. Ama aslında biz tasarım stüdyosuyuz. Freelance ve proje bazlı marka ve ajanslarla çalışıyoruz. Çevremizde yetenekli arkadaşlarımız var ve projeye göre ekibi genişletiyoruz. Uçak projesinde aramıza oyun yazılımcısı Toprak Fırat da eklendi. Multidisipliner bir yapımız var fotoğraf, video, animasyon, AR filtre, içerik üretimi, grafik tasarım gibi elimizden ne gelirse üretiyoruz.

Kanımca son yıllarda kreatif sektörün başına gelmiş en güzel, en orijinal, en heyecan verici kolektiflerden birisiniz. Yaptığınız işlerin yarattığı değeri anlayan isimlerle / markalarla / kurumlarla nasıl bir araya geliyor, projeleri nasıl seçiyorsunuz? Bir inşaat şirketiyle de çalışır mıydınız örneğin?



Çok teşekkürler bu güzel sözler utandırdı! Aslında her yaptığımız şeyi yayınlamıyoruz sadece güzel olanları görüyorsunuz. Sonuçta bir şirketiz ticari kaygılar maalesef var. Ama reddettiğimiz işler de oldu tabii. Aslında markalar, şahıslar ya da ajanslar bize ulaşıyor brief doğrultusunda ne gerekiyorsa yapıyoruz. Ama Uçak projesini bu ticari kaygıdan ayrı tutuyoruz. Çünkü zaten yapmak istediğimiz bir şeydi ve Seda bundan bahsettiğinde biz de bu vizyona sahip biri olsa da böyle klip istese gibi halihazırda bekliyorduk.

İsminizin anlamı bence Afterwork’ün temellerinin hepinizin başka işlerde tam zamanlı çalışırken yaptığınız bu kreatif işleri ancak “işten sonra” yaptığınız günlerden geliyor. Öyle mi, nedir hikâyeniz?

Evet aynen öyle. İsmin hikâyesi aslında kuruluş aşamasında tam zamanlı işlerimizden kalan vakitte bir şeyler üretmekten geliyor. Bir de fun fact: tam da isim ararken Yasin’in giydiği tişörtte “afterwork” yazıyordu. Aslında onu görünce dedik ki bu işte biz!

Pandeminin başındaki gezilebilir çevrimiçi serginiz “New Normal” o kadar çabuk ve o kadar heyecan verici çıktı ki ortaya, bütün o belirsizlik ve karanlık içinde siz nasıl var edebildiniz bu güzelim projeyi? Sanırım siz de çalıştıkça, ürettikçe hayata tutunabilenlerdensiniz.



Pandemi başlayınca karantina dönemine girdiğimiz ilk haftada biz “temas” sergisini yaptık aslında. Büyük ilgi gördü ve daha fazla sanatçıyla daha büyük, oyunlu bir sergi yapabiliriz dedik. “New Normal” o şekilde oluştu. Zorlu bir brief olarak gördük karantina dönemini. Bizim işimiz buydu ve aslında en kötü durumda bile ne yapabileceğimizi görmek istedik.

Görebileceğimiz güncel işleriniz, veya tüyosunu alabileceğimiz gelecek sürprizleriniz var mı?



AWshop print satışlarımız başlayacak yakın zamanda. Onun dışında yine çalışmaya devam. Bizi takip edin!

Müzik: Arsan Salaryfar & Seda Erciyes
Söz: Seda Erciyes
Prodüktör: Petrichord
Mix ve Mastering: Adham Farid, Arsan Salaryfar, Gurur Gelen
Yönetmen/3D Artist: Yasin Aribuga
3D Karakter Tasarımı: Yağmur Güçlü
Proje Yönetimi: Sude Belkıs
Game Developer: Toprak Fırat

Nº3 Adaptasyon Sayısını Okumaya Devam Et