SEKS POZİTİF BİR GELECEK TAHAYYÜLÜ

3D: Ezgi Şiir Biçer

Adapte olmamızın hepimizin  ferahına olacağını düşündüğümüz seks pozitif bir gelecek senaryosu.

Yazı: Hazal Sipahi | 5 Nisan 2021

Tetikleyici Uyarısı: Bu yazıda yer alan kimi ifadeler cinsel şiddete dair tetikleyici olabilir.

Yargılayıcı olmayan ve kapsayıcı bir gelecekte, saat sabahın 4’ünde sarhoş bir halde bardan evime yürüyorum. Sütyen takmamışım çünkü altımdaki şortuma uymamış; çünkü hava çok sıcakmış; çünkü meme ucuma yeni piercing yaptırmışım; çünkü tüm sütyenlerimi yakmışım; çünkü zaten hiç sütyenim olmamış; çünkü öyle istemişim. Üstsüzüm. Kimse beni ayıplamıyor, laf atmıyor, sürtük ilan etmiyor ya da memelerime gözlerini dikmiyor.

Eve varıyorum, partnerim hala uyumamış. Bilgisayar ekranından bir şeyler izleyip harıl harıl not alırken salona girmemle geldiğimi fark ediyor ve izlediği şeyi hemen durduruyor. “Tez için 2020 haber arşivine daldım da cinsel şiddet haberlerine bakıyordum. Kulaklık takmamı ister misin?” diye soruyor. Biliyor ki özellikle cinsel şiddetten hayatta kalanlar için cinsel şiddetin bahsi kişiyi tetikleyebilir ve birçok duyguyu harekete geçirebilir. Tabii büyük ihtimalle endişelendiği tek şey cinsel şiddetin bahsi değil bahsediliş şekli de. O zamanlar alternatif ve ilerici olma iddiasında olan medya kuruluşlarının haberlerinde bile tecavüzden “zorla seks yapma”, hayatta kalandan kendi tercihi dışında “kurban” ya da failden …’nın “tecavüzcüsü” diye bahsedildiğini görmek mümkündü. Toplumdaki ve medyadaki mağdur suçlayıcılık birbirinin sırtını sıvazlar, pek çokları da buralardaki sıkıntıyı anlayamazdı. Partnerimin beni tetiklememek adına aldığı bu önlem ise travmanın etkisinin anlaşılmasına ve etkisine karşı duyarlılığa dayanan, hem hayatta kalanlar hem de diğerleri için fiziksel, psikolojik ve duygusal güvenliği vurgulayan ve hayatta kalanların kontrol ve güçlenme duygusunu yeniden inşa etmeleri için alan yaratma çabasında olan “trauma-informed” yaklaşımın bir parçası. “İçeri gidip yatacağım, ben gittiğimde devam edersin. İyi geceler” diye cevap veriyorum ve odama geçiyorum. 

Yatağa uzandıktan sonra komodinin üst çekmecesinden vibratörümü çıkartıyorum. Neyse ki seks oyuncaklarının sadece bekarlar, yalnızlar, kadınlar, lezbiyenler, kink’leri olanlar, penetrasyon, mastürbasyon ya da işleri “daha seksi” bir hale getirmek için olmadığının artık bir zahmet anlaşılabildiği zamanlardayız. Partnerimin haberi olursa kendini kötü ya da eksik hissedeceği düşüncesine kapılmadan keyfime ve zevkime bakıyorum. 

Mastürbasyon sonrası daldığım tatlı uykunun kollarından partnerimin alarmının sesiyle sıyrılıyorum. Günaydınlaştıktan sonra partnerim duşa gireceğini söylüyor. “Sana katılmamı ister misin?” diye soruyorum. “Tek başıma duş almak istiyorum” cevabını duyunca, hay hay, uyumaya devam etmeye karar veriyorum. Partnerimin beni çok çeşitli olabilecek nedenlerle duşta yanında istememesi onu soğuk ya da kötü biri yapmadığı gibi beni de istenmeyen, seksi olmayan ya da sevilmeyen biri yapmıyor. Çünkü partnerim beni istemiyor değil, o an benimle beraber duşa girmeyi istemiyor. Yarı uyur yarı uyanık, yeniden uykuya dalabilecek miyim muammasındayken partnerimin sesini duyuyorum: “Şimdi beraber bir şeyler yapmak ister misin?” Gözlerimi açtığımda yaramaz bakışları ve gülüşü ile karşılaşıyorum ve gülümseyerek karşılık veriyorum: “Ne gibi?” 

“Mesela pijamalarını çıkartıp seni yalamamı ister misin?” 

Şevkle “Evet, evet, evet, çok isterim” diyorum. Bu diyalog beni iyice uyarıyor çünkü zorlama, sindirme, manipülasyon ve baskı yokluğunda söylenen, coşkulu bir evet olarak tanımlanan onayın çok seksi olduğunu düşünüyorum. Artık tecavüz kültüründen ziyade onay kültürünün hakim olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Tecavüz kültürü, tecavüzün toplumsal cinsiyet ve cinsellik konusundaki toplumsal tutumlar nedeniyle yaygın ve normalleştirildiği ortamı anlatmak için kullanılan bir kavram. Onay kültüründen ise onay isteme ve verilen yanıtlara saygı duyma eylemini normalleştiren, her bireyin kendi bedenine dair özerkliğe sahip olduğu ve kişinin kendisi için rahat olanı seçme hakkına koşulsuz olarak saygı gösterildiği bir ortamda söz etmek mümkün olabiliyor. 

Partnerimin kafası bacaklarımın arasındayken bu defa benim alarmım çalıyor. Partnerim “Durmamı ister misin?” diye soruyor. Aslında devam etmeyi istesem de hazırlanıp çıkmam gerektiğinden “Evet” diyorum. Duruyor ve çapkınca göz kırparak “Bu sefer de böyle olsun” diyor. Çünkü seksin penetrasyondan ibaret olmadığının ve orgazmın da seksin nihai amacı olmadığının bilincindeyiz. Artık kimsenin neyi ne zaman sevdiğini varsaymamaya, sağlıklı ve açık bir iletişim kurmaya, partner(ler)imizin istekli onayının olup olmadığını her yeni aktivite için sormaya ve karşılıklı sınırlara saygı duymaya yatakta iyi olmak diyoruz. Tabii cinsel aktivite için ortada illa bir yatağın olması gerekmediğini de biliyoruz. 

Üzerime bir şeyler geçirip toplantıya yetişmek için toplu taşımaya atlıyorum ve arka sıradaki tek boş koltuğa oturuyorum. Çok geçmeden sol tarafımda oturan kişi, “İzninizle size bir şey söylemek istiyorum” diyor, “Tabii, buyurun.” İki gün önce gökkuşağı renklerine boyadığım bacak kıllarımı işaret ederek: “Çok yakışmış, ben de geçen gün denedim ama renkleri tutturamadım.” Kıllar ve kıl boyaları üzerine bir sohbete dalıyoruz. Kimse kıllarımızdan da, sohbetimizden de, gökkuşağından da rahatsız olmuyor, göz devirmiyor, “cıkcık”lamıyor. Çünkü çoğu yetişkinin kıllarla kaplı olduğunu ve kıllarıyla onun bunun ne diyeceğini, nasıl bakacağını, ne düşüneceğini aklının ucuna bile getirmeyerek istediğini yapabileceğini idrak edebilmişiz. Kadınlığın ve kadınsılığın, erkekliğin ve erkeksiliğin kıllılıkla, kılsızlıkla ya da başka ikiliklerle ölçülmediği bu zamanlarda yaşadığım için kendimi şanslı hissederek otobüsten iniyorum. 

İş arkadaşlarımın masasına doğru yürürken herkesin Derya’yı tebrik ettiğini fark ediyorum. Aseksüel beyanı olduğunu bildiğimiz Derya’nın hamile olduğunu öğrenen kimse Derya’ya cinsel yönelim zabıtalığı yapmıyor. Allonormatif değiliz, yani herkesin cinsel çekim deneyimliyor olduğunu düşünmüyoruz. Cinsel istek ve cinsel çekimi birbirine karıştırmıyor ve aseksüellerin de libidoları ve azgınlıkları olabileceğini biliyoruz. Kavramlar işlerimizi kolaylaştırmak için varlar ve bu kavram çeşitliliği de zamanında cinsiyetçi, tecavüz tehdidi içeren, cinselliği bir cezalandırma ve had bildirme aracı haline getiren küfürleri derya deniz argomuzun “hazineleri” olarak görüp cinselliğe, cinsel kimlik ifadelerine ve cinsel yönelimlere dair kavramları “kafa karıştırıcılık” şeklinde yorumlayanlara “buyurun size dilde zenginlik” olarak sunarken pek işimize yaramıştı. 

Toplantı çıkışı eve dönerken otobüste bir yandan çokbiriciklik üzerine olan Multiamory podcastini dinleyip bir yandan günümü düşünüyorum, yani geleceği. Bu geleceğin en önemli özelliklerinden birini söyleyeyim. Burası seks pozitif bir gelecek. Bir sınırsızlık hali değil, sağlıklı sınırların diyarı. Cinselliğe dair sağlıklı bir duruş ve tutum sergileyebildiğimiz, cinselliğin utanmamız gereken bir şey olmadığı inancına dayanan, karşılıklı, şevkli, güncel ve özgür onaya dayalı aktiviteleri sağlıklı ve zevkli kabul eden, cinsel hazzı ve deneyi teşvik eden, cinsellik üzerine daha fazla şey öğrenmeye açık olan, partnerler arasındaki açık ve sağlıklı iletişimin ön planda olduğu fiziksel, duygusal ve psikolojik güvenliği savunan, cinselliğe dair açık iletişim ve diyalog halinde olmayı öneren, başkalarının cinsel kimliklerini, ifadelerini, yönelimlerini ve yaşam tarzlarını yargılamadan kabul etmeyi teşvik eden, her bireyin, güvenli bir şekilde cinselliğini keşfedebilmesi için kapsamlı bir cinsellik eğitim alması gerektiğinde hemfikir olan, seksi yargılanma korkusu, utanç veya gariplik hissedilmeden tartışmaya açarak tabu yıkan bir gelecek. Bizi bekliyor olduğu düşüncesinin içimi açtığı gelecek. Adapte olmamızın hepimizin refahına ve ferahına olacağını düşündüğüm, oraya doğru gittiğimizi hissettikçe, gördükçe gülümsediğim ve yaşamak için daha da gaza geldiğim. 

Peki bu gelecek ne zaman gelecek? Neden bu sene o sene, seneye o sene, hadi bilemedin 2023 böyle bir sene olmasın. Dünya hep yerinden oynuyor. 

Nº3 Adaptasyon Sayısını Okumaya Devam Et