CALLING EKİBİNİN GÖZÜNDEN 2022
2022 dediğinde aklına ne geliyor? Gittiğin etkileyici bir konser ya da seninle adeta konuştuğunu hissettiğin bir kitap mı? Bir anı diğerini tutmayan, üç yüz altmış beş günlük bir macerayı özetlemek neredeyse imkansız olsa da, yeni bir seneyi selamlarken arkada bıraktığımız ayları anlamlı kılan, o seneki “biz”de bir parçasını bırakan metinleri, melodileri ve fikirleri düşünürüz hep. Biz de calling ekibi olarak 2022’de yolumuzun kesiştiği, aklımızda kalan ve belki de bize yeni kapılar açan kültürel tecrübelerimizi derliyor, tutunduklarımızdan anlam veremediklerimize kadar 2022’mizi paylaşıyoruz.
calling ekibi cevaplıyor;
2022’de senin için öne çıkan bir içerik:
Gümrah: 2021’in son günlerine doğru zaman kavramı üzerine düşünmeye başlarken buldum kendimi. Her yılın sonunda gelecek yıla dair bir tema belirlemek ve peşine düşmek sevdiğim yıl sonu/başı çıkarımlarından biriydi. Güzel tesadüfler birbirini kovaladı diyelim ve bir gün Memed Erdener’in “Güzeli Arayan Ders” atölyelerinden birinde Henri Bergson ile tanışmam ve 1 Ocak 2022’de bir kez daha Interstellar’ı izlemem tuz biber oldu bu obsesif halime. Ardından gelen Jorge Louis Borges’in Sonsuzluğun Tarihi, Stephen Hawking’in Zamanın Kısa Tarihi, Byung-Chul Han’ın Zamanın Kokusu ile bu mesele böyle uzayıp gitti. Şimdi Interstellar’ın o meşhur kitap sahnesini düşünürken kütüphanemdeki zaman koleksiyonum bir portala dönüşecek belki bir gün diye bekliyorum. Başı sonu olmayan, mükemmel bir dipsiz kuyudayım adeta.
Nurcihan: Federico Scavo – Watchin’ Out parçası. Bu yaz çok dans ettik ama en çok bu şarkı ile.
Can: Flabbies’in Palm Tree işimli şarkısı. Türkiye gibi sıkışık bir ülkenin merkezinden çıkabilen ferah bir “palm tree” özeti. Fazıl Say’ın Jamal Aliyev ile gerçekleştirdiği Hayat Ağacı. Fazıl Say’ın kişisel hikayelerini anlattığı konser ve sonrasında çıkan albümde Jamal Aliyev mükemmel viyolonsel performansıyla Fazıl Say’la konuştu, kavga etti, dans etti, sevişti.
Ceren: Mustafa the Poet. Şans eseri bir konserine bilet almıştım, kendisini çok dinlemiyordum ama ismini duyup merak etmiştim. Tek başıma gittiğim için belki ya da şarkılar arasında kendini kayıp hissetme ve birini kaybetme konuları hakkında dediklerini çok etkileyici bulduğum için baya ağlamıştım. Hayata olan bakış açısı bana birçok şey öğretti. Daha sonra da hep takip ettim, dediklerine değer verdiğim ve yeni işlerini heyecanla beklediğim biri oldu.
Cem: Ben genelde izlediğim bir film sonrasında konu eğer beni çok etkilemişse hemen o konuda bir kitap arayışına giriyorum, her zaman başarılı seçimler yapmış olmasam da. Neval El Seddavi’nin kitabı “Sıfır Noktasındaki Kadın” gerçekten bu seneki seçimlerim arasında en etkileyicisiydi. İstanbul Film Festivali’nde izlediğim “As I Want” sonrası girdiğim kitapçıda gözüme çarpan ilk kitaptı. Bilmiyorum, belki de film ile birleşince beni bu kadar etkilemiş olabilir ama kesinlike tek solukta bitirilebilecek, çok farklı bir kitap.
2022’de yolunun kesiştiği en tuhaf kültürel içerik ne derdin?
Derya: YouTube’da Amelia Dimoldenberg’in sunduğu Chicken Shop Date serisi. Çıkardığı video içeriklerde ünlülerle dating temalı kurgular sunuyor ve ünlü isimler hakkında daha kişisel fikirler edinmemizi sağlıyor.
Görkem: 2022 Katar Dünya Kupası. Petrol zengini ufacık bir ülkenin parasıyla kendini aklama projesinin işe yaradığı ve somutlaştığı, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük kültürel ve sportif organizasyonu. Bu garip organizasyon tüm dünyaya bunu gösterdi. Bir yandan tüm beklentileri karşıladı diğer yandan dev bir kültür dayatmasına sahne oldu.
Furkan: Hümeyra’nın “Tutkulardan İntihar” şarkısı. Kendisinin şarkıcılığına çok uzakken bu kadar mükemmel bir şarkıyı nasıl yaptığına hala inanamıyorum.
Deniz: KAÇIK PORNO (orj: BAD LUCK BANGING OR LOONY PORN) filmi. Tamamıyla garipti ve bu garipliği hoşuma gitti. Çekim içeriği olarak belgesel gibi durağan bir akışa sahip olup ama aynı zamanda çok tempolu da oluşu, olabilecek ve olmayacak şeylerin bir arada oluşuyla garipti.
Begüm: Disney+ platformunda izlediğim Uçak Kazaları belgeseliydi kesinlikle. Bu kadar çok ilgimi çekeceğini asla düşünmezdim. Çoğu insan uçaktan daha çok korkmamak için izlemiyor ya da daha çok korkacağını söylüyor ama bence bir konu hakkında ne kadar bilinçli ve bilgili olursan o kadar rahat oluyorsun diye düşünüyorum. Benim için çok garipti çünkü uçaklara karşı bir ilgim olmadığı için böyle bir içeriğe ilgi duyup izleyeceğimi düşünmezdim.
2022’de duygularına tercüman olduğunu hissettiğin bir içerik:
Gümrah: The Modern Matter dergisinin “Rage Against The Machine” sayısı. Bir dönemin hatırı sayılır bağımsız yayınlarından Kilimanjaro dergisinin ve OMO kreatif ajansının kurucusu Olu Michael Odukoya’nın son harikası olan derginin Kasım 2021 sayısı bu aslında. Sadece benim keşfetmem biraz zaman aldı. Modern Matter’ın IG hesabının hacklenmesi ile “Who owns our data? And how much of what’s online is really us?” sorularıyla çıkardıkları sayıyı özel bir tasarımla yayınladılar. Odukoya bu sayıdan sonra verdiği bir röportajda “Yaratıcılık asla sadece verilerle ilgili değil, işin içinde her zaman bir de ruh var.” (Creativity is never entirely about data, because it is always also about soul!) diye bir cevap verdi. Son zamanlarda sosyal mecralarda gözlerimizi kanatan tüm AI sevdalılarına selam olsun.
Deniz: Kurak Günler. Türkiye’deki sıkışmışlık hissini en çok hissettiğim içerikti sanırım, Cennetten Gelen Çocuk filmi de bunun daha büyük ölçekte Ortadoğu’daki sıkışmışlığın karşılığı gibi.
Cem: 2022 sinema için kesinlikle güzel bir yıldı. Bunca güzel film seçkisi ve festivallerin arasında Close benim için çok ayrı bir yere sahip. Temsiliyeti ve çarpıcı gerçekliğinin ötesinde ara sıra kafanızın bir yerlerinden kendini size hatırlatan bir film ve bu ne yazık ki öyle tatlı ve gülümseten anımsamalardan değil. O güne dair hatırladığım en net şey ise film sonrası koltuktan kalkmanın hiç bu kadar zor olmadığı.
2022’de edindiğin yeni bir alışkanlık:
Orkun: Satranç izleme hobim tekrardan canlandı diyebiliriz. En sevdiğim büyük usta Mikhail Tal. Bir de yeni yeni değerinin anlandığını düşündüğüm podcast çılgınlığı, 2022 de her boş saniyemde kulaklarımda bir podcast döndüğünü söyleyebilirim.
Görkem: Gökova Körfezi’nde yüksek kayalardan atlama, Kartalkaya’da snowboard.
Can: Yelken eğitimi almak için kursa yazıldım ve gidemedim… Uzun zamandan beri aklımda olan motocross öğrenmeye başladım. Yolum aşırı uzun.
Begüm: Dijital oyun dünyası diyebilirim. Aslında tam olarak da video oyunları değil, arkadaşlarımla gece bir platform üzerinden buluşup hem sohbet edip hem de eğlenmek yeni edindiğim ve sevdiğim bir alışkanlık.
2022’de tekrar tanıştığın, kendisi hakkında fikirlerinin değiştiği bir sanatçı:
Furkan: 80’ler ikonu, çok kez duyup da kıymetini anlamadığım George Michael. Benim için büyüleyici olan bir anda fonda çalarken fark ettim ve o andan beri her gün bir kere dinliyorum.
Cansu: Yonca Evcimik. En son hayranı olduğumda yedi yaşındaydım sanırım. Yaklaşık otuz sene sonra tekrar dinleyince o dönem yaptığı böyle bir r&b house altyapıları, black house-fantasy aranjmanları derken tekrar hayranı oldum sayılır. Bu gelişme tamamen kafamı dağıtmak için çıktığım hızlı yürüyüşlerde Spotify önerileriyle oldu.
Can: Murathan Özbek. Yönetmenlik, senaristlik ve fotoğrafçılık dışında sene sonuna doğru müzik üretmeye başlaması kendisine bambaşka bir perspektiften daha bakmamı sağladı.
Nurcihan: Settar Tanrıöğen, Sidikli Müzikali’nde. Ne kadar iyi olduğuna daha önce dikkat etmemişim.
Yağmur: Andy Warhol’u zaten severdim ama 2022’de işleri, yaptıkları ve oluşturduğu renk paleti bana ilham oldu. Ayrıca Daniel Arnold’ın işlerini ve fotoğraf tarzını çok sevdiğimi farkettim. Bu iki sanatçıda da kendi sanatlarında ve kendi tarzlarında oluşturdukları “kaosu” seviyorum
2023’te olmasını istediğin, kreatif sektöre dair absürd bir hayalin:
Cansu: Kreatif sektörde yer alan, ilham için gezip görmeye, farklı insanlarla tanışmaya, bir araya gelmeye, işlerini fiziksel olarak sergilemeye ihtiyacı olan insanlar için Kreatif Sektör Havayolları. Ülkeler arası politik düzenden bağımsız olarak vizesiz transfer ve müthiş ucuz biletler sağlıyor.
Orkun: Silent disco party tadında bütün deneyimlerin kulaklıkla ilerlediği, insanların birbirlerine anlatmak istediklerini konuşmadan beden dilleriyle anlattığı, geri kalan bütün hikayenin kulaklıktan çalan müziklerle ilerlediği bir etkinlik çok absürd olmasa da favorim olurdu.